Tüp Mide Ameliyatı nedir?

Tüp Mide Ameliyatı, obezite cerrahisinin gıda alımını kısıtlayıcı ameliyatlarındandır. Laparoskopik bir operasyonla, midenin yemek borusu ve barsakla devamlılığını sağlayacak tüp şeklinde bir parçası korunarak, mide gövdesinin büyük bölümünün çıkarılması işlemidir.

 

Dünyada ve ülkemizde obezitenin görülme sıklığında artış vardır. Obezite cerrahisi, mide küçültme ya da tüp mide olarak da ifade edilen operasyonda, kişilerin az gıdayla doyması amaçlanmaktadır. Ameliyat sonrası ilk sene içerisinde kişiler hızlı bir şekilde kilo verirler. Birinci yıl tamamlandığında kilo verme hızı zirvede olur. Hastanın beslenme alışkanlıklarını değiştirmesine bağlı olarak genelde ilk 1- 1.5 yılda fazla kilonun % 70 – 80’i verilebilmektedir.

Diğer obezite ameliyatları gibi burada da Uluslararası Obezite ve Metabolizma Cerrahisi Derneği standartları geçerlidir.

Bariatrik cerrahide güncel endikasyonlar:

  • Vücut kitle indeksinin (BMI) 40 kg. / m² veya daha fazla olması.
  • BMI 35 kg. / m²’den fazla ve en az bir obezite ile ilişkili eşlik eden komorbid durumdur. Eşlik eden bu durumlar Tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, karaciğer yağlanması, eklem hastalıkları, kolesterol yüksekliği gibi hastalıklar olabilir.
  • Amerikan Klinik Endokrinologlar Derneği, Obezite Derneği ve Amerikan Metabolik ve Bariatrik Cerrahi Derneği tarafından yayınlanan yeni klinik uygulama kılavuzları, ameliyatın kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak ve kontrolsüz diyabeti olanlar için vücut kitle indeksi 30 kg. / m²’den büyük olan hastalar için de uygun olabileceğini belirtti.

Bu kriterleri karşılayan ve bariatrik cerrahi geçirmek isteyen hastalar, genellikle, hastanın ameliyat için uygun bir aday olup olmadığını belirlemek için bir diyetisyen, bir psikoloji uzmanı, dahiliye ve cerrahi hekimlerinden oluşan bir ekip tarafından değerlendirilir.

Bariatrik cerrahi için dışlama kriterleri, hastaları potansiyel faydalardan daha fazla olabilecek risklerden korumak için kullanılır. Bu kriterler, obeziteye neden olabilen tedavi edilebilir hastalıklar, devam eden uyuşturucu ya da alkol bağımlılığı, tedavi edilmemiş yeme bozuklukları, kötü kontrollü ya da şiddetli psikiyatrik hastalıklar, portal hipertansiyon, ileri evre kanser, mevcut gebelik ya da hastanın ameliyat sonrası beslenme kurallarına başarılı bir şekilde uymasını engelleyecek bilişsel bozuklukları içerir .

Her prosedürün aynı zamanda kendine özgü kontrendikasyonları vardır. Örneğin, ayarlanabilir mide bandı, steroidleri uzun süre kullanan veya kronik inflatuar hastalıklara (örneğin Crohn hastalığı, kronik pankreatit) sahip hastalar için kontrendikedir. Sleeve gastrektomi(tüp mide ameliyatı), Barrett özofagusu ve ciddi gastroözofageal reflü hastalığı olan hastalar için kontrendikedir. Roux Y Gastrik bypass ve Duodenal Switch inflamatuar bağırsak hastalığı olan hastalar için nispeten kontrendikedir. Bariatrik cerrahi alanı geliştikçe, mutlak kontrendikasyonların standart hastalardan farksız haline gelebileceği de bilinmelidir. Yaş buna bir örnektir. Daha önce 60 yaştan büyük ve 18 yaşından küçük hastalar için bariatrik cerrahi kontrendike iken günümüzde birçok sağlık merkezi, yalnızca kronolojik yaş yerine hastanın fonksiyonel yaşını göz önüne almaktadır. Çalışma sonuçları, 65 yaşından büyük ve 18 yaşından küçük yaşlarda obezite cerrahisi ile yaşam kalitesinin iyileştiğini göstermiştir.

Yakın zamanda 1 yıl içerisinde gebelik planlayanlar,

Kanser hastaları,

Akciğer rahatsızlığı olan hastalar,

Ciddi ve tedavi altında olmayan psikiyatrik hastalığı olanlar,
Madde veya alkol bağımlılığı olanlar,

Kalp rahatsızlığı olanlar,
Hormonal ve endokrin bozukluğu olan hastalar,
Ameliyat sonrası diyet konusunda ve gerekli hayat stili değişikliği yapamayacak olan hastalar,
Anestezi almaya engel olacak hastalığı olanlar,


  • Laparoskopik (Kapalı) olarak yapıldığı için yara iyileşmesi daha hızlı olmakta, ağrı oranları azaltmakta, hastanede kalış süresi kısalmaktadır.
  • Mide fonksiyonları değiştirilmediği için doğal besin akış yönü bozulmaz.
  • Açlık hissi veren Ghrelin hormonunun salgılanması azalır ve böylece iştah ilk günden belirgin olarak azalır.
  • Crohn hastalığı gibi kronik barsak hastalığı olanlarda bağırsak bypassı yüksek risk taşımaktadır. Bu hastalarda Tüp mide ameliyatı rahatlıkla yapılabilir.
  • Laparoskopik olarak uygulandığı için daha az yara, akciğer sorunu , daha az ağrı ve daha hızlı iyileşme sağlar.
  • Hipertansiyon, uyku apnesi ve diyabet gibi obeziteye bağlı yandaş hastalıklar ameliyat sonrası % 70-80 oranında düzelir.
  • Barsak yapısı ve anatomi bozulmaz.
  • İnce barsağı bypass eden işlemlerde olduğu gibi mineral ve vitaminlerde hiçbir emilim bozukluğu oluşmadığı için dışarıdan vitamin-mineral takviyesi gerekmez.
  • Dumping sendromu oluşmaz ayrıca şeker ve şekerli yiyecekler daha iyi tolere edilebilir .
  • Endoskopik olarak takip edilebilir.

Her cerrahi işlemde söz konusu olan ortak riskler Tüp Mide ameliyatlarında da geçerlidir.

Bu operasyona özgü muhtemel komplikasyonlar, dikiş yerlerinde kaçaklar ve buna bağlı abseler başta olmak üzere, hastanın kilosuna bağlı bacaktaki toplar damarlar içinde oluşan pıhtıların hareketlenmesiyle oluşabilecek solunum problemleri olup %1 oranında görülmektedir. Bu oranın giderek azalmasının nedeni günümüzde bu operasyonun gittikçe yaygınlaşması, deneyimli merkez ve cerrahların sayısının artması ve kullanılan teknolojinin ilerlemesidir.

Tüp Mide Ameliyatının Uluslararası Literatürde Yayınlanmış Risk Oranları;

Kaçak komplikasyon riski iyi bir merkezde %1-2 (yüzde 1-2)
Kanama riski %2-3 (yüzde 2-3)
Ölüm riski %0,1- %0,2 (binde 1-2) Olarak literatürde geçmektedir.

Bu riskler obezite cerrahi ameliyatlarından Mide Bypass ameliyatı, İleal İnterpozisyon, Transit Bipartisyon, SADI-S gibi emilim bozukluğu yapan ve daha komplike olan ameliyatlarda bu oranlar çok daha yüksektir.

Tüp mide ameliyatları genellikle hazırlık hariç 1-1,5 saat sürmektedir.

Masa başı işi olanlar ameliyattan sonra 7-10 gün içerisinde işlerine dönebilirler. Ağır işi olanlarda ise kısıtlama ameliyattan sonraki 3. haftaya kadar sürer. 7. günden sonra işe dönenler de karın duvarını zorlayacak hareketlerden kaçınmalıdır.

Obezite ameliyatlarından sonra kişilerin en çok dikkat etmeleri gereken yıllar içerisinde kilolarını korumaktır. Mide küçültme ameliyatlarında başarı oranı çok yüksektir. Kişiler, hızlı doydukları için kolaylıkla kilo verebilirler. Bunun için ek bir çabaya ihtiyaçları olmaz. Ancak az da olsa bazı kişilerde yıllar içerisinde ‘hatalı beslenme’ sonucu yeniden kilo alımı olabilir.

Obezite ameliyatlarından sonra beslenme şekli, bir diyetisyenin rehberliğinde gerçekleşmelidir. Özellikle protein ağırlıklı beslenme programı oluşturulmalı; alkol, işlenmiş kuru yemiş, şekerli besinler, yağlı yiyecekler ya da kızartmalar çok çok seyrek tüketilmelidir.

Sağlıksız beslenme ve işlenmiş ürünlerin tüketimi kişilerin hızlıca yeniden acıkmasını sağladığı için kilo almak kaçınılmazdır. Tüp mide ameliyatı olmuş kişilerin gıdalarını bilinçli şekilde tercih etmeleri gerekmektedir.

Obezite ameliyatlarından sonra ihmal edilmemesi gereken bir diğer konu da egzersizdir. Kişiye uygun olan herhangi bir egzersiz programı, günlük olarak mutlaka yapılmalıdır. Özellikle tüp mide ameliyatından sonra, kilo verme sürecinde hızlı bir şekilde zayıflayan kişilere, sarkmalarını önlemek için iyi gelen bazı spor dalları vardır. Bunlar; yüzme, pilates, fitness olarak sıralanabilir.

Sağlıklı beslenme ve spora ek olarak ‘su tüketimi’ de sağlıklı zayıflama / kilo kontrolü için oldukça önemlidir. Eğer yeterince su içilmezse, kişilerde bitkinlik, yorgunluk, mide bulantısı, kendini zinde hissetmeme gibi sorunlar yaşanabilir. Tüp mide ameliyatı geçiren bir kişi vücudunu asla susuz bırakmamalıdır. Bol su tüketimi sağlıklı şekilde zayıflamanın önemli bir basamağıdır.

Ameliyattan sonra zayıflamaya bağlı olarak vitamin / mineral eksikliği yaşanması normal. Kişiler mutlaka gereken tahlilleri yaptırmalı, doktorun önerdiği takviye ilaçlarını kullanmalılar. Obezite cerrahisi ‘dönemsel bir beslenme programı’ değildir. Hayat boyu, sağlıklı beslenme alışkanlıklarıyla yaşamalı ve yeni yaşam biçimi benimsenmelidir.

Mide bulantısı, obezite cerrahisinden sonra yaşanan en genel sıkıntılardan biridir. Operasyondan sonra kişileri en çok endişelendiren konuların başında mide bulanması ihtimali gelir. Ameliyattan sonraki birinci gün, anestezinin de etkisiyle midede bulanma olsa da hastanedeki diğer günlerde ilaçların etkisiyle mide bulanmasının önüne geçilebilir. Hastaneden ayrılan kişilerde bazen kokulara karşı hassasiyet gelişebilmektedir. Kokulara karşı gelişen hassasiyetle beraber mide bulantısı hissedilebilir. Aslında bu operasyonun bir parçasıdır. Çünkü mideden çıkarılan bölüm dolayısıyla grenilin salgılanması azalmıştır ve bu da iştahsızlıkla sonuçlanır. Bunlar ameliyattan sonraki ilk günlerde gerçekleşir.

İlerleyen günlerde ise bulantıların gelişmesinin nedeni; hacmi küçülen mideyi, çok fazla gıdayla doldurmaktır. Ameliyattan sonra kişiler doydukları anda daha fazla yemeyi bırakmalılar.

Tüp mide ameliyatından sonra mide bulantısına sebep olan bir diğer faktör ise gıdaları fazla çiğnemeden büyük parçalar halinde yutmaktır. Ameliyat sonrası kişiler, sadece beslenme programlarını değil, çiğneme ve yeme alışkanlıklarını da değiştirmeliler.

Operasyondan sonra vücut yeni temposuna alıştıkça, mide bulantısı hissi de iyileşmeye başlayacaktır. Elbette kişiler beslenme hataları yaparlarsa, hızlı ve tam çiğnemeden yeme alışkanlıklarını sürdürürlerse, mide bulantısı devam edebilir. Operasyondan sonra diyetisyen olması gereken beslenme şeklini ve diğer detayları hastaya aktarır. Obezite cerrahisinden sonra beslenme programında istikrar önemlidir.

Bulantı hissedildiğinde yemeye ara verilmelidir. Hatta duruma göre o günün devamını sadece sıvı öğünlerle sürdürmek gerekebilir. Örneğin; su, şekersiz komposto, doğal elma suyu vb. Mide bulantısına sebep olan gıdayı bir süre tüketmemekte fayda var. Tüp midesinden sonra gelişen mide bulantısı ayrıca halsizlik, yorgun hali, sıvı kaybı, uykusuzluk ve öğürmekten dolayı ağrı ve kramplara yol açabilir.

Operasyondan sonra mide bulantısı sorunu yaşayan kişiler, eğer bulantı nedeniyle yaşam kalitelerinde düşüş varsa, mutlaka ameliyatı yapan doktorla görüşmeliler. Mide bulantısı takip edilmelidir, geçiştirilmesi doğru değildir; ancak gereken önlemler alındığında mide bulantısı sorunu yaşanmamakta, kişiler sağlıklı ve huzurlu şekilde yeni hayatlarının tadını çıkarabilmektedir.

Tüp mide ameliyatı Laparoskopik yöntemle yapıldığı için sadece karın bölgesinde ufak kesi izleri kalır. Zamanla görünmez hale gelir.

Tüp mide ameliyatı hastane segmenti ve yatış süresine göre değişiklik göstermektedir. Konuyla ilgili detaylı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.